Jinekomasti Her 100 Erkekten 65’inde Görülüyor!
Toplum dilinde “meme büyümesi” olarak bilinen jinekomasti nedir? derseniz, erkeklerde en sık karşılaşılan estetik sorunlarından birisidir. Hastalıktan ziyade semptom olarak bilinen bu sağlık problemi, her 100 erkekten yaklaşık 65’inde ortaya çıkmaktadır. Ergenlik döneminde başlayan meme büyümesinin yetişkinlik dönemlerinde devam etmesi durumunda jinekomastiden söz edilir. Zaman geçtikçe kadın memesini andıran bir görünüme yol açtığı için erkekleri fizyolojik, psikolojik ve sosyal yaşam yönünden zor bir duruma sürükleyebilir.
Jinekomasti Erkeklerin Sosyal Yaşam Kalitesini Düşürüyor!
Meme büyümesi, erkekleri sadece fiziksel yönden değil psikolojik açıdan da olumsuz etkiler. Özellikle yaz ayları geldiğinde, denize veya havuza girmekte çekinen, beğendiği beyaz bir tişörtü veya gömleği giyemeyen çok sayıda erkek var. Özellikle ergenlik döneminde görülebilen meme büyümeleri, erkek çocuğunun hassaslaşmasına, öz güvenini yitirmesine ve kaygı, depresyon, yeme bozuklukları, arkadaşlarından uzaklaşma, içe kapanma gibi psikolojik problemlerle karşılaşmasına neden olabilir. Ergenlik yıllarındaki meme büyümesi genellikle hormonların yükselişine bağlı olarak görülür ve geçicidir. Hormonların tam olarak dengelenmesiyle birlikte büyüme durur ve memeler kendi doğal halini alır. Ancak bu dönemde, erkek çocukta kendini ispatlama, toplum içinde kabul görme, beğenilme arzuları ön plana çıkacağı için rahatsızlığının geçici olduğunu anlayabilmesi ve psikolojik açıdan kendini daha iyi hissetmesi adına mutlaka bir hekime götürülmesi gereklidir.
Erkeklerde meme dokusu ve göğüs bölgesindeki yağ doku artışına ‘Jinekomasti’ denir. Jinekomasti, ergenlik ve 50’li yaşlardaki erkeklerde sık görülür. Jinekomasti, sağlıklı bir insanda tamamen fizyolojik olarak nedensiz ortaya çıkabildiği gibi, ilaç kullanımı, kronik hastalıklar, bazı hormon bozukluklarında ve bazı tümörlerde de kendini gösterebilir.
Meme büyümesinin en yaygın nedeni hormonların dengesizliğidir. Özellikle östrojen hormonunun aşırı salınması büyümeye sebep olabilir. Obezitenin östrojeni etkileyerek meme dokusundaki yağlanma riskini artırması, ergenlik ve yaşlılık döneminde erkeklik hormonlarının daha az salgılanması da jinekomastiye neden olan etmenlerdendir.
Alkol, uyuşturucu ve sigara gibi bağımlılık yapan alışkanlıklar, tiroid bezi hastalıkları, östrojen ihtiva eden ilaçların uzun süre kullanımı, akciğer kanseri ve karaciğer sirozu, böbrek üstü ve testis tümörleri, “klinefelter sendromu” isimli genetik bozukluk da jinekomastinin diğer nedenleri arasında sayılabilir.
Meme dokusunun büyüklüğüne göre hastalarda 3 tip jinekomasti görülür;
Glandüler Tip : Meme dokusu küçük yapıdadır. Cerrahi müdahale yapılması gerekebilir.
Karışık Tip : Glandüler dokunun yanı sıra yağ dokusunda da fazlalık vardır. Hastaya cerrahi işleme ek olarak liposuction adıyla bilinen yağ alma işlemi de yapılır.
Yağlı Tip : Yağ dokusu ağırlıktadır. Yalnızca liposuction ile tedavi gerçekleştirilir.
En çok rastlanılan jinekomasti belirtisi, meme çevresinde ve ucunda oluşan şişlik durumudur. Çoğu zaman şişliği, meme ucundan gelen akıntı takip eder. Bazı hastalarda da memelere dokunulduğu zaman ele sert bir kitle gelir veya meme dokusunda genişleme görülür. Tüm bu belirtilere bağlı olarak ağrı ve acı hissi de yaşanabilir.
Fiziksel muayeneden sonra doktorunuz net bir tanı koyabilmek için kan testlerine ve mamograma ihtiyaç duyabilir. Bilgisayarlı tomografi taramaları (CT), manyetik rezonans görüntüleme(MRI) ve doku biyopsileri, jinekomasti teşhisinde yararlanılan en önemli yöntemler arasındadır. Ayrıca hastadan ilaç kullanımı da dahil olmak üzere detaylı bir tıbbi geçmiş öyküsü dinlenmelidir. Bazı durumlarda tiroid, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarının tam olarak saptanması veya hormon düzeylerinin ölçülmesi için çeşitli kan testleri de istenebilir.
Her hastalıkta olduğu gibi jinekomasti tedavisinde de, hastanın yaşı ve sağlık durumu oldukça önemlidir. Büyümenin tipine göre hastaya hormon tedavisi, ilaçla tedavi, liposuction ve ameliyat gibi yöntemler uygulanır.
Hormon Tedavisi
Hormonla tedavideki amaç, vücuttaki erkeklik hormonu seviyesini yükseltmek olarak açıklanabilir. Bu seviye düşük olan yaşlı erkeklerde hormon düzeyini ideal hale getirmek için bu yöntem tercih edilir.
Liposuction Tedavisi
Hastanın meme büyümesi, sadece aşırı yağ dokusundan kaynaklanıyorsa, sadece liposuction tedavisi ile başarılı bir sonuç elde edilebilir. Liposuction tekniğinde, ilk önce hastanın meme bölgesine, kanama riskini azaltmak amacıyla özel bir solüsyon enjekte edilir. Ardından yağlar kanüller aracılığıyla vakumlanmaya çalışılır.
Eğer hastanın meme bölgesinde grand bir doku gözlemlenmişse, liposuction tekniğine ek olarak gland eksizyon yöntemine de başvurulur. Son zamanlarda meme büyümesi tedavisinde, ağrısız, pratik ve estetik faydaları dolayısıyla daha çok lazer liposuction yöntemi tercih edilmektedir. Erkek meme estetiği esnasında, lazer ışınlarıyla meme bezleri eritilirken; yağ dokusunun da yakılarak yok edilmesi sağlanır. Herhangi bir cerrahi operasyon işlemi olmadığı için meme altında ameliyat izi oluşmaz ve böylelikle memelerin estetik görünümü korunur.
İlaç Tedavisi
Jinekomastinin tedavisi, erken dönemlerde teshis edilmesi durumunda meme kanseri tedavisinde reçete edilen ilaçlarla sağlanabilir. Ancak ilaç tedavisinin düzenli uygulanması ve 6 ay boyunca devam edilmesi gerekir. Aromatoz inhibitörleri, tamoksifen ve raloksifen hastalara önerilebilecek ilaçlardan birkaçıdır. Selektif östrojen reseptör modülatörleri, şiddetli jinekomasti ağrılarında ve şişliklerinde kullanılırken, bazı ilaçlar da östrojen seviyesini düşürücü ve erkeklik hormonu düzeyini artırıcı bir etkiye sahiptir.
Tıpta “mastektomi” adı verilen bu meme cerrahisi işlemi, ilaçla tedavinin yetersiz olduğu ve genellikle büyümelerin meme bezlerinden kaynaklandığı durumlarda uygulanır. Cerrahi operasyona öncelikle, meme dokusunun küçük bir kamera yardımıyla incelendiği endoskopi yöntemiyle başlanır. Doktorun tercihine göre lokal veya genel anesteziden faydalanarak memede dolgunluğa neden olan kitle, meme başının hemen altından yarım çember şeklinde kesi oluşturularak çıkartılır ve meme dokusu temizlenir. Ameliyat 45 dakika ile 1,5 saat arası sürer. Ameliyatla tedavi, uzun süredir jinekomasti şikayeti olan, diğer tedavi yöntemleri uygulanmasına rağmen kesin çözüm alamayan ve artık psikolojik problem yaşamaya başlayan hastalar için idealdir. Ancak ergenlik dönemi içerisinde gelişim devam ettiği için ameliyata kesinlikle başvurulmaması önerilir. Aksi taktirde meme büyümesinin tekrar etmesi olasıdır.
Jinekomasti ameliyatı doğru yapıldığı taktirde herhangi bir komplikasyon oluşma ihtimali oldukça düşüktür. Cerrahi müdahaleden birkaç gün sonra hastanın meme bölgesinde ödem, ağrı ve morluk gözlenebilir. Ancak bu şikayetler birkaç gün içerisinde kendiliğinden yok olur. Bazı hastalar, çok nadir olmakla birlikte, kan toplama, enfeksiyon kapma, deride renk değişikliği, uyuşukluk, karıncalaşma hissi ve göğüs kafesi düzensizlikleri gibi sorunlar yaşayabilir. Jinekomasti operasyonunda, gland eksizyon tekniğinin liposuction yöntemiyle kombine edilmesi durumunda başarı oranı bayağı yüksektir. Ayrıca ameliyatın başarısı, uzman bir estetik cerrah tarafından yapılmasına da bağlıdır.
- Operasyondan iki hafta öncesine kadar uzun bir süre güneşe maruz kalınmamalıdır. Güneş, deride güneş yanığına veya kalıcı yara izlerinin oluşmasına sebebiyet verebilir.
- Ameliyat tarihinden bir hafta öncesinden itibaren, soğuk algınlığı, idrar yolu enfeksiyonu, grip gibi rahatsızlıklar geçirilmişse, kesinlikle doktora bilgi verilmelidir.
- Ameliyata girmeden en az 3 hafta öncesine kadar sigara, 48 saat öncesine kadar da alkol kullanımı sonlandırılmalıdır.
- Ameliyattan en az 5 saat önce yiyecek ve içecek tüketimi bırakılmalıdır.
- Ameliyata girmedecn en az 10 gün öncesinden aspirin ve aspirin türevi ilaçları alınmamalıdır
- En az üç hafta süresince ağır bir şey kaldırılmamalı; çömelme ve eğilme gibi hareketlerden kaçınılmalıdır.
- Ameliyattan sonra göğüs bölgesine takılan korseyi 3 hafta boyunca çıkarmadan kullanmak önemlidir. Çünkü bu korse ödem ve şişliğin azalmasına yardımcı olur.
- Ameliyattan sonraki ilk 3 gün duş alınmamalıdır.
- Ameliyattan sonra ilk 3 gün boyunca düz yatılmalıdır.
- Özellikle yaz aylarında yapılan ameliyatlarda denize girmek için en az 1 hafta beklenmeli ve güneş altında uzun süre durmamaya dikkat edilmelidir.